İSTANBUL / İZMİR – İHD Hapishane Komisyonu İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirdikleri eylemlerde yüzde 80 engelli ve tüberküloz hastası Turgay Deniz ile 74 yaşındaki ağır hasta Ahmet Sılık’ın serbest bırakılmasını istendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla her hafta düzenledikleri “F Oturumu”nun 313’üncüsü için yine Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın”, “Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır” pankartlarının açıldığı eylemde sık sık, “Turgay Deniz serbest bırakılsın”, “Tecrit işkencesine son”, “İnsan haklarıyla insandır” sloganları atıldı.
Bu hafta yüzde 80 engelli ve tüberküloz hastası olan Turgay Deniz’in durumuna dikkat çekildi.
Açıklama yapan oyuncu Nur Sürer, “Başta ağır hasta mahpuslar olmak üzere; yaşam hakkı ihlalinin önlenmesi ve tedaviye erişim hakkının önündeki engellerin kaldırılması için hasta mahpusların biran önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz” diye belirtti. Turgay Deniz’in Ankara Şereflikoçhisar Savcılığının başlattığı 2015 tarihli soruşturma nedeniyle 13 Şubat 2018 tarihinde “talimatlı olarak ifadesi alınmak üzere” Sultanbeyli İlçe Emniyet Müdürlüğünce evinden alınarak Kartal Anadolu Adliyesine götürüldüğünü hatırlatan Sürer, Ankara Sulh Ceza Hakimliğince SEGBİS aracılığıyla ifadesi alındıktan sonra tutuklanarak, Maltepe 1 Nolu L Tipi Cezaevine götürüldüğünü dile getirdi.
‘YÜZDE 80 ENGELLİ VE TÜBERKÜLOZ HASTASI’
Sürer, şu bilgileri paylaştı: “1983 Mutki doğumlu Turgay Deniz tutuklanmadan önce yüzde 80 engelli bir tüberküloz hastasıdır. Ve İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesinden aldığı raporu bulunmaktadır. Tüberküloz hastalığı nedeniyle sol akciğeri işlevsiz ve harap olmuş durumdadır. Sağ akciğerinde ise lezyon bulunmaktadır ve tüpe takılı vaziyette yaşamını sürdürmektedir. Ayrıca vücudunda açık yarası da vardır. Yarasına pansuman yapılması, hastalığının tedavisi için sürekli doktor kontrolünde olması gerekiyor. Turgay Deniz’in tedavisi için hijyenik ortamın yaratılması zorunluluktur. Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesi idaresi tarafından pansuman ve ilaçları hastanın kendisine verilmiştir. Tek başına kendi pansumanını ve tedavisini yapma imkanı olmadığı gibi birlikte kaldığı 9 kişinin de yaşamı risk altındadır. Çünkü ‘Verem Hastalığı’ bulaşıcı bir hastalıktır ve hızla yayılma riski taşımaktadır. Kaldığı ortamda yarasının da iltihaplanma riski söz konusudur. Yanında kalanlar iltihaplarının koktuğunu söylemektedirler. Turgay Deniz’in son günlerde ise tırnakları ve dudaklarında morarma başlamıştır.”
‘BUGÜN DEĞİLSE YARIN ARAMIZDAN AYRILACAKLAR’
Deniz’in avukatının 2 defa savcılığa başvurarak serbest bırakılması ve tedavisinin yapılması için Deniz’in tutukluluk haline itiraz ettiğini dile getiren Sürer, bu 2 itirazın da ret edildiğini söyledi. Yetkililere seslenen Sürer, “Serbest bırakmadığınız her hasta mahpus bugün değilse yarın aramızdan sessizce ayrılacak. İnsanlık suçu işlemeyin. Yasaları uygulayın. Hasta mahpusları serbest bırakın. Hasta mahpuslar serbest bırakılıncaya kadar biz insan olmanın en temel sorumluğuyla, tüm hasta mahpusların sesi olmayı sürdüreceğiz” dedi.
İZMİR’DE FELÇİ TUTUKLU SILIK’IN SERBEST BIRAKILMASI İSTENDİ
İHD İzmir Şubesi, “Kayıplar bulunsun failleri yargılansın” ve “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” eyleminin 425’incisini daha Konak’ta bulunan Başbakanlık binası önünde gerçekleştirdi. Sivil toplum örgütü temsilcileri, kayıp ve tutuklu yakınlarının da katıldığı eylemde, “Susma suça ortak olma ölüyorlar”, “Tek tipe hayır” yazılı pankartları açılarak, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Masumiyet karinesi yok edilmesin” dövizleri taşıdı.
‘HAK İHLALLERİNİN SORUMLUSU HÜKÜMETTİR’
Açıklama yapan İHD Yöneticisi Caner Canlı, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Canlı, cezaevlerinde zorla sevklerin devam ettiğini belirterek, tutukluların aileleriyle olan bağlarının koparılmak ve onları yalnızlaştırmak istendiğini kaydetti. Canlı, “Sürgünler sırasında mahpuslara uygulanan davranışlar (darp, ters kelepçe, insani olmayan koşullarda yolculuk) yapıldığı yer almıştır medyada. Bunun yanı sıra bize yazılan ve elimize ulaşma başarısı gösteren bazı mektuplarda, gidilen hapishanelerde çeşitli dayatmalarla şiddetli kaba dayak ve küfürlü söylemlerle mahpuslara yaklaşılmaktadır” dedi. Kendilerine gelen başvuruları gerekli bakanlık ve kurumlara yaptıkları yazışmalarla duyurduklarını dile getiren Canlı, “Ama bize gelen yanıtlar maalesef ki; araştırma yapılmadığı, kes- yapıştır yöntemi kullanıldığı izlenimi doğuruyor bizde. Bu haldeki mahpuslara bir de tek tip dayatılırsa ortaya çıkacak olumsuzlukların ve hak ihlallerinin tek sorumlusu bu hükümettir” dedi.
AĞIR HASTA SILIK’IN SERBEST BIRAKILMASI İSTENDİ
Canlı, daha sonra ağır hasta Ahmet Sılık’ın durumuna dikkat çekti. Sılık’ın kısmi felçli olduğunu, kısmi hafıza kaybı yaşadığını ve konuşma yetisi ile duyma yetisini ciddi anlamda yitirdiğini belirten Canlı, şöyle devam etti: “2012 yılında Siirt Eruh Payamlı köyüne yapılan bir baskın sonucu gözaltına alınan Sılık, gözaltı sürecinden sonra bir yıl tutuklu kalmış ve sonrasında tahliye edilmiştir. Mahkemenin hala devam ettiği ve Yargıtay aşamasında olduğu ailesi tarafından biliniyordu. 9 Mart 2018’de İzmir’de kahvenin önünde otururken GBT aramasında gözaltına alınarak davasının sonuçlandığı ve tutuklanmasının olduğu söylenerek, tutuklanıp Kırıklar 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’ne götürüldü. Ahmet Sılık, 1944 doğumlu, 74 yaşındadır. Hapishaneye girmeden önce felç geçirmiştir. Siirt Hapishanesi’ndeyken kısmi felç geçirerek konuşması tutulmuş ve sağ tarafı tutmaz hale gelmiştir. Şu an yürürken bacağını sürükleyerek, duvarlara tutunarak yürüyebilmektedir. Bu nedenle de kendisinde unutkanlık, sinirlilik, dengesizlik hali oluşmuştur. Ayrıca yüksek tansiyon, prostat hastalıkları vardır. Beynine giden 3 damarı tıkalıdır; ama yaşı nedeniyle ameliyat yapılamamaktır.”
Canlı, Sılık’ın serbest bırakılmasını istedi. Açıklama, yapılan oturma eyleminin ardından sona erdi.