HABER MERKEZİ – KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı yayınladığı mesajda Kızıldere şehitlerini anarak, “Önder Apo’nun çizgisinde mücadele yürüten Özgürlük Hareketi olarak nasıl ki şehit düştüklerinde ilk sahiplenenler Önder Apo ve arkadaşları olmuşsa, bizler de her zaman Mahir Çayan ve arkadaşlarına sahip çıkarak, onların devrimci demokratik çizgilerinin içinin boşaltılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Türkiye devrimci hareketinin sadece işçilerin ve emekçilerin özgür ve demokratik yaşamını hedeflemediklerine dikkat çeken KCK açıklamasında, “başta Kürtler olmak üzere farklı halkların ve kültürlerin özgür ve demokratik yaşamını da program esasları içine koymuşlardır” denildi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklaması şöyle:
“30 Mart 1972 Kızıldere Direnişi’nin 47. yılına giriyoruz. Kızıdere’de şehit düşen Mahir Çayan ve dokuz arkadaşını minnet ve saygıyla anıyoruz.”
1968 Devrimci Gençlik Kuşağının devrimci önderlerinden olan Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları Türkiye siyasi tarihinde yeni bir dönem başlatmışlardır. Türkiye’deki oligarşik kurumsal faşist devlete karşı her zaman bir muhalefet olmuştur. Sosyalist hareket ve Kürt halkı cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bu oligarşik devlete karşı bir mücadele yürütmüşlerdir. Ancak devlete karşı ideolojik-teorik bir duruşla örgütlü olarak cepheden mücadele açısından Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşlarının devrimci mücadelesi bir dönüm noktasını ifade etmektedir. Sosyalist devrimci karakterleriyle Türkiye’deki emekçilerin ve tüm ezilenlerin kurtuluş mücadelesi olarak ortaya çıkmışlardır. İdeolojik, teorik ve siyasi olarak bazı eksiklikleri olsa da temel olarak doğru bir çizgide mücadele ederek Türkiye tarihi açısından özgürlük, demokrasi ve sosyalizm amacı doğrultusunda çok önemli bir gelenek yaratmışlardır.
Kapitalist sömürüye ve her türlü baskıya karşı demokratik devrimle sosyalist bir sistem yaratma hedefi insanlığın kurtuluşunun nerede olduğunu güçlü biçimde gördüklerinin kanıtıdır. Özgür bir yaşam için en başta da bir demokratik devrime ihtiyaç vardır. Bu, aynı zamanda demokrasi olmadan sosyalizmin gerçekleşmeyeceğinin açıkça ortaya konulmasıdır. Zaten sadece işçilerin ve emekçilerin özgür ve demokratik yaşamını hedeflememişlerdir; başta Kürtler olmak üzere farklı halkların ve kültürlerin özgür ve demokratik yaşamını da program esasları içine koymuşlardır. “Kadınsız devrim olmaz” da temel ilkelerindendir. Mahir Çayan ve arkadaşları farklı toplulukların bir demokratik cephede buluşarak mücadele etmesini esas almışlardır. Örgütlenmelerini parti öncülüğünde bir halk cephesiyle yürütmeyi amaçlamışlardır. Bu açıdan Mahir Çayan ve arkadaşlarının öncülük ettiği siyasi hareket Parti-Cephe ya da THKP-C olarak tanımlanmıştır.
ORTAK MÜCADELE İÇİN DEMOKRATİK BİR CEPHE GEREK
Onların öngördüğü siyasal hareket ve ilkeleri bugün de öz itibariyle doğruluğunu korumaktadır. Türkiye’de tüm farklı halkları, toplulukları, inançları, emekçileri, kadınları ve gençleri bir araya getirip ortak mücadeleye sevk edecek bir demokratik cephe ya da bir demokratik blok hareketine ihtiyaç vardır. Özellikle temel demokrasi güçlerinin ortak cephesini ve mücadele hattını geliştirmek, Türkiye’de demokratik devrimi gerçekleştirmek için olmazsa olmaz kabilinden bir gerekliliktir.
KÜRT HALKININ TEMEL DEMOKRASİ DİNAMİĞİ OLDUĞUNU GÖRMÜŞLERDİ
Mahir Çayan ve arkadaşları daha 1960’lı yılların sonunda Kürt halkının Türkiye’nin temel demokrasi dinamiği olduğunu görmüşler ve Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını ve özgürlüğünü sağlama mücadelesini en temel hedefleri olarak ortaya koymuşlardır. Dersimli bir Kürt olan Hüseyin Cevahir’in Mahir Çayan’ın en yakın arkadaşı olması bunun en güzel kanıtıdır. Önder Apo da 1970 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Maden Fakültesi’nde Mahir Çayan’ın Kürt sorunun çözümüyle ilgili bir konuşmasını dinlemiş ve THKP-C sempatizanı olmuştur. Bu gerçeklik bile Mahir Çayan ve arkadaşlarının nasıl bir devrimci siyasal karaktere sahip olduklarını göstermektedir.
KÜRTLERDEN UZAK DURULARAK ÇAYAN SAHİPLENİLEMEZ
Bugün de emekçilerle birlikte Türkiye’nin en temel demokratik dinamikleri kadınlar, Kürtler ve Alevilerdir;
tüm topluluklardan gençlerdir. Mahir Çayan ve arkadaşlarının demokratik devrim mücadelesinin temel dinamikleri de bunlardı. Türkiye’nin en temel demokrasi dinamiği olan ve özgürlük mücadelesi veren Kürtlerden uzak durularak, Kürtlerin özgürlük mücadelesiyle ortak demokrasi mücadelesi içine girilmeyerek Mahir Çayan ve arkadaşları sahiplenilemez. Mahir Çayan ve arkadaşlarına saygılı olanlar, onlara sahip çıkanlar Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle aynı cephede olma ve soykırımcı sömürgeci Türk devletine karşı açıkça Kürt halkının özgürlüğünü savunma sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar. Bazı şoven çevreleri, bazı ulusalcı çevreleri ürkütmemek için Kürtlerin özgürlük ve demokrasi mücadelesine uzak durmak, Mahir Çayan ve arkadaşlarından uzak durmaktır. Mahir Çayan ve Arkadaşlarını andığımız bugünlerde THKP-C çizgisini ve Kürt sorunundaki çözüm anlayışını bir kere daha hatırlamak, ona göre tutum içinde olmak gerekmektedir.
MAHİR VE ARKADAŞLARININ SİSTEM İÇİLEŞTİRİLMESİ KABUL EDİLMEMELİ
Kürt sorununda hala şovenist yaklaşımda olan ve bu konuda AKP-MHP faşizminin politikalarına destek veren CHP’nin politikalarını eleştirmeden, CHP’nin Kürt sorunundaki inkarcı politikalarına karşı tutum almadan Mahir Çayan ve arkadaşlarının devrimci mücadelesine ve anılarına sahip çıkmak mümkün değildir. CHP’nin ve bazı siyasi çevrelerin Mahir Çayan ve arkadaşlarının ideolojik, teorik ve siyasi çizgisinin tersine hareket ederek bu devrimcilere sahiplenir gözükmeleri, bu büyük devrimcilerin düşünce ve tutumlarının içini boşaltmak ve sistem içileştirmektir. Mahir ve arkadaşlarının bu tür çevreler tarafından sistem içileştirilmesi kabul edilmemelidir.
İLK SAHİPLENENLER ÖNDER APO VE ARKADAŞLARI OLDU
Önder Apo’nun çizgisinde mücadele yürüten Özgürlük Hareketi olarak nasıl ki şehit düştüklerinde ilk sahiplenenler Önder Apo ve arkadaşları olmuşsa, bizler de her zaman Mahir Çayan ve arkadaşlarına sahip çıkarak, onların devrimci demokratik çizgilerinin içinin boşaltılmasına izin vermeyeceğiz. Onların devrimci kişiliklerini ve mücadelelerini özgürlük, demokrasi ve sosyalizm çizgisinde yaşatarak demokratik Türkiye, özgür Kürdistan ve demokratik Ortadoğu’yu gerçekleştireceğimiz sözünü bir kez daha veriyoruz.”